Altın Çağ | Galeri Nev, Ankara




Ahmet Doğu İpek / Alev Ebüzziya Siesbye / Anıl Saldıran / Beril Or / Canan Dağdelen / Canan Tolon / Candeğer Furtun / Ceren idil / Deniz Bilgin / Ebru Özseçen / Eda Gecikmez / Elif Uras / Erdal Duman / Ergin İnan / Erol Akyavaş / Fatih Aydoğdu / Gökhun Baltacı / Güneş Terkol / Hasan Doğan Yılmaz / Hayri Şengün / Hera Büyüktaşçıyan / Jennifer İpekel / Kemal Önsoy / Koray Ariş / Mehtap Baydu / Murat Akagündüz / Murat Morova / Mübin Orhon / Necla Rüzgar / Nejad Devrim / Nermin Kura / Nil Yalter / Nur Tarım / Okay Özkan / Pelin Kırca / Ramize Erer / Rasim Aksan / Selim Cebeci / Selçuk Demirel / Semiha Berksoy / Sena / Serhat Kiraz / Seval Şener / Seyhun Topuz / Yusuf Sevinçli / Yüksel Arslan / Zeren Göktan / Züleyha Altıntaş / İbrahim Karakütük / İnci Eviner
1984’te Ankara’da kurulan Galeri Nev, otuz beşinci yılını kutlamaya hazırlanıyor. Otuz beşinci yıl sergisine, yalnızca Galeri Nev’in kuruluşundan bu yana birlikte çalıştığı sanatçılar değil, başka zamanlarda, başka vesilelerle temas ettiği ya da teğet geçtiği isimler de davet ediliyor. Nev böylece, hem kurumun zihnindeki sanat tarihi ağının, hem de kurumu var eden kişilerin dostluk bağlarının örgüsünü izleyicileri ile paylaşıyor. Serginin adının “Altın Çağ” olması, bu örgünün zenginliğine işaret ediyor. Galeri Nev, adeta kendisini çevreleyen herkes ile bir araya geldiğinde, dokunulan her şeyin altına dönüştüğü bir büyü kuruyor. Bir ihtişam ve kudret, saflık ve kutsallık göstergesi olarak altın, asırlardır sanat eserlerinin içine karışıyor. Zeminine sıvandığı her imgeyi ikonalaştırabiliyor. Kimi zaman çerçevelerde, kimi zaman çerçevelerin içinde yaşayanların giysilerinde ya da onları taçlandıran/çevreleyen nesnelerde, varak ve sim göz alıyor. Altının bir “renk” olup olmadığı tartışılsa da, aklımıza hızla ve ardı ardına gelen Tutankamon, On dördüncü Louis ve Gustav Klimt gibi isimlerin parıltısı, sanat tarihini kuran temel malzemelerden biri olduğunu teyid ediyor. Kuran-ı Kerim sayfalarını bezerken altın yaprakları birbirinden ayırmak için fırçalarının ucuna alınlarından bir damla ter alan, bu yapraklar ile çalışırken nefeslerini tutan tezhip ustalarının bu ‘renk’ ile ibadet ettiklerinden söz ediliyor; tezhip ingilizceye “the art of illumination” olarak tercüme ediliyor. Öte yandan Yves Klein koleksiyonerlerinden görünmez eserlerinin parasını altın ile ödemelerini istiyor ve kabul edenlerden aldığı altın yaprakları Seine Nehri’nin sularında “boğulmak” üzere rüzgara bırakıyor. Sanat tarihinin “güneşi” Türkiye’deki pek çok sanatçı için de parlıyor. Yves Klein’ın çağdaşlarından Mübin Orhon’un ışık arayışında altın önemli bir yer tutuyor. Bir sonraki kuşakta, ilhamını minyatürlerden alan Erol Akyavaş altını Miraçname’nin üzerinde damla damla parlatıyor. Elbette altının “piyasa değeri” de sanatçıları meşgul ediyor; bugün Mehtap Baydu seslerini duyuramayan kadınların ağızlarını altın ile mühürlüyor. Galeri Nev, aralarında Alev Ebüzziya, Yüksel Arslan, Canan Tolon, Mübin Orhon, Erol Akyavaş, Candeğer Furtun, Nejad Devrim, Seyhun Topuz, Nil Yalter, İnci Eviner, Mehtap Baydu, Necla Rüzgar, Elif Uras ve Nermin Kura’nın da yer aldığı elli sanatçıyı “Altın Çağ”da bir araya getiriyor. Eserleri mahrem bir nadire kabinesinin içine yerleştiren Nev, karanlıktan kaçan herkesi, sanatçıların ve galerinin parıltılı dünyası içine sığınmaya davet ediyor.