past event: 3.Mardin Biennial, Mitolojiler // Mythologies
"Ananeyi Düşünmek // Thinking about Grandmother - Thinking of Tradition"
yerleştirme, installation, 2015
yerleştirme, installation, 2015
Ananeyi* Düşünmek
Ananemi
yaklaşık 1 yıl önce kaybettik. Üzerindeki hırkasından başka bir şeyi olmayan
şanslı insanlardan biriydi. Cenazesi için uzak şehirlerdeki akrabaları gelmişti
ve herkes ona dair hatıralarını birbiriyle paylaşıyordu. Bu sırada kuzenim birkaç
yıl önce gizlice çektiği yarım saatlik bir videoyu bize izletti. Ananem
muhtemelen bir kahvaltı sofrasında torunuyla dertleşiyor, bizim de az çok
bildiğimiz konular hakkında içini döküyordu. Yakınınız olan bir insan yaşarken
ayrıntıları içinde hapsediyor, ya da günlük hayatın akışında o ayrıntılara kör
kalabiliyorsunuz. Ama onu kaybettiğinizde ardında bıraktığı her bir parça çok
daha değer kazanıyor; tüm dikkatinizle onları inceliyor ve kendinize
katıyorsunuz ya da onlar yavaşça hayatınıza sızmaya başlıyorlar. Bu gizli çekim
videoyu tekrar tekrar izlediğimde yanıbaşımdaki hikâyeyi yeniden keşfetmeye
başladım. Bu süreçte ananemin geride bıraktığı ne varsa, aslında o hikâyenin
bir parçası olduğunu gördüm. Cenaze sonrasında, ondan kalan birkaç eşyayı, isteyenlerin
hatıra olarak alması için ortaya çıkardık. Ben herhangi bir özelliği olmayan
gündelik seccadesini seçmiştim. Daha önce yüzlerce kez gördüğüm bu seccadenin
üzerindeki yarım tavus kuşunu da o zaman farkettim. Sakat bacağına rağmen dikiş
makinasıyla her şeyi kesip dikme takıntısı olan ananem, muhtemelen bir duvar
halısı olan tavus kuşunu seccade boyutuna indirmek için kesmiş, kuşun kuyruk ve
gövdesinin yarısı sığacağı şekilde tekrar dikmişti. Yıllardır da namazını o
seccade üzerinde kılmıştı. O an tavus kuşunun Yunan mitolojisi haricindeki
anlamlarını bilmiyordum. Ta ki bir arkadaşıma bu minör arşivden bahsedene
kadar: Ezidi inancındaki “Melek Tavus” ile bu sayede tanıştım. Şimdi onlarla
ananem arasında hüzünlü bir ortaklık da buluyorum:
Parçalanmış hayatlar ve
sakatlanmış mitolojiler.
Bunun
sonrasında, ananemin diktiği ve sadece kız torunlarına hediye ettiği diğer
seccadeleri araştırmaya başladım. Patchwork tekniğiyle yaptığı her bir seccade
kendi
içinde bir resim gibi işlenmişti. Sanat pratiği kolaj olan biri olarak ananemin
bu eserleri beni büyüledi. Onun hikâyesiyle kendiminkinin ve başkalarınınkinin
nasıl iç içe geçtiğini ve sürekli bir oluşum halinde olduğunu farketmeye
başladım. Hayat ve onun anlam boşluğunda dolanan tüm kavramlar gibi, bize miras
kalan mitolojiler de yıkılıp yeniden oluşuyor, ya da dönüşüme uğruyorlar ve
onları tüm saflığıyla kesip dikilmiş bir seccadeden okuyabilmek son derece
büyüleyici. Uçan sihirli halı gibi, bu seccadeler bizi bir anda evrensel olana
uçurup, ani bir manevrayla köyde okuma yazma bilmeyen bir kadının hayat
hikâyesi ile buluşturuyor.
*
Anane: Türk Dil Kurumu’na göre gelenek demek. Aynı zamanda annenin annesi
anlamında söylenen anneannenin de günlük konuşma dilinde söyleniş şekli olup
metin boyunca bu dil oyunu oynanmıştır.
//
I became aware of the fact that the story of my grandmother intertwined with mine and that of others and that it was in a continuous state of formation. Just like itself, and all the concepts revolving around the void of its meaning, even the mythologies that we have inherited are collapsing to be created anew, they are undergoing transformation and it is mesmerizing to be able to read them from a prayer mat that has been cut to size and sewn in pureness. Just like a flying carpet, these prayer mats fly us, in one and the same stride, towards what is universal and with one swift maneuver bring us down to be acquainted with the life story of an illeterate village woman.
Fotoğraf// Photo credit: İbrahim Ayhan